Herşeyden dert yanmayan, bulunduğu ortamda sürekli
memnuniyet cümleleri kuran insanları seviyorum. Kaş’a geldiğimden beri
gerçekten Kaş’ı sevmemi sağlayan üç insanla bir araya geldim. İyi ki de
gelmişim. Iraz, Ayşegül ve Serdar… Aslında Iraz ve Serdar reklam dünyasının
dışardan rengarenk görünen aurasında bir
araya geldiğim insanlardı. Ayşegül’ü ise ilk kez burada tanıdım.
Uzun uzun sohbet etmek… Ve anne kimliğimi bir günlüğüne de
olsa bir kenara koyup vakit geçirmek bana öyle iyi geldi ki… Sıradan tatil
rutinlerini gerçekleştirsek de zaman onlarla bir başka geçti… Denize girdik,
yemek yedik, ayın ve Kaş Camping’in güzelliğinden bahsettik. Edebiyat,
dedikodu, aşk, ilişkiler, kitaplar, carettalar ne çok şey konuşuldu.
Dilimde hep güzel sıfatlar vardı. Yanımda ise güzel
insanlar… İnsana Osho’nun öğretilerinden bile iyi gelen. Toprağa dokunmak, çime
basmak gibi rahatlatan komplekssiz kişiler…
Karşımda masmavi bir deniz, yemyeşil çimenler, kafam tamamen
rahat, kızım yanı başımda pusetinde uyuyor;bense aylar sonra sadece Ömür olarak
dertsiz, tasasız içimden geldiği gibi yazmanın keyfini çıkarıyorum. İçimden kuş
sesleri geliyor…